Tavşanlı Çevre Topluluğu

             Ekolojik Sorunların Ve Temiz İçme Sularının Önemi        Giderek  Artmaktadır 


          Ekoloji ve çevrenin önemi her geçen gün artmaktadır. Dünya giderek ciddi bir ekolojik krize doğru sürüklenmektedir. Bir bakıma insanlık için dönüm noktasının olduğu bir zamanda yaşamaktayız.1 Gerek küresel ısınmadan, gerek küresel düzeyde sanayinin yol açtığı kirlenme, temiz su vb. sorunlarından dolayı olsun çevre sorunlarının birçoğundan endişelenmek için çok önemli nedenlerimiz vardır. 

    Bilim insanlarına göre 5 cm kalınlığında toprak oluşumu için yaklaşık 2000 yıl geçmesi gerekebiliyor. Ekosistemlerin sunduğu hizmetlerin değeri çok büyüktür. Ve tek başına bunu parayla ölçmek meseleyi anlamamıza yeterli değildir. Çünkü ekosistem ve doğanın sunduğu hizmetler sadece parayla ölçülemez. Ne kadar para harcarsak harcayalım bugün ikinci bir Dünya oluşturmamız mümkün değildir. Yine de kimi araştırmacılar eko-sistemin insanlara sunduğu hizmetin bedelini maddi olarak ölçmek istemişlerdir. Ortaya çok büyük rakamlar çıkmıştır.  Bu araştırmalara göre ekosistemin hiçbir bedel ödemeden insanlara sunduğu hizmetlerin karşılığı yıllık 16 ile 54 trilyon dolar, ortalamada ise 33 trilyon dolardır ki bu tüm ülkelerin üretimlerinin toplam değerinden daha büyüktür.2 Öte yandan eko-sistem olmadan ne sanayi varlığını devam ettirebilir ne de yeryüzünde yaşam var olabilir. Bu yüzden eko-sistemin değeri tüm bu belirtilen parasal değerlerin çok daha ötesindedir.

  Dünyada temiz su olmadığı için her gün yirmi beş bin kişi ölmektedir.3 Bir yılda yeterli temiz su olmadığı için dünyada ölen çocukların sayısı 1 milyon 800 bindir.4 Yine kirli su yüzünden birçok insan sakatlanmakta veya ciddi düzeyde hastalanmaktadır. Örneğin Hindistan’da bugün birçok çocuk su kirlenmesinin yol açtığı sakatlıklar yüzünden okula bile gidemez durumdadır.5 Bu bakımdan su yaşamdır, su hayattır. Temiz su insanların yaşaması ve uygarlıkların devamı için çok hayati bir unsurdur. Dahası yaşam sistemimizi değiştirmediğimiz sürece 2025 yılına geldiğimizde dünya nüfusunun üçte ikisi su kıtlığı ile karşı karşıya kalacaktır.6 Birçok ülke ciddi su sıkıntısı veya su kaynaklarının ciddi düzeyde kirlenmesi tehlikesi ile karşı karşıyadır.6

     Su denilince akla sadece içilecek su geliyor ama temiz su tarımdan sanayiye kadar birçok noktada gereklidir. Yarım kilo buğday için 490 litre, yarım kilo patates 250 litre su istiyor. Et ve süt gibi hayvansal ürünler için ise çok daha fazla suya ihtiyaç var. 125 gramlık bir hamburger elde etmek  amacıyla bir ineği beslemeye yetecek tahıl için 11.400 litre; bir litre süt sağlamak için 1900-3800 litre su gerekiyor.5

     Suya ulaşmak bu kadar önemli olduğu için Suudi Arabistan 10 yıl içinde su arıtma teknolojilerine 100 milyar dolar yatırım yapmayı düşünmektedir.6 Bununla birlikte Suudi Arabistan örneği bizi yanıltmamalı, çünkü deniz suyunu arıtmak çok pahalı olduğu gibi inanılmaz düzeyde enerji gerektirir. Dünyanın en büyük petrol zengini ülkesi için böylesi enerji kaynakları ve parayı bulmak bir süre için ciddi sorun olmayabilir. Ama zengin olmayan ülkeler için bunun ciddi problemler oluşturacağı çok açıktır. Bunun ne gibi sonuçlara yol açacağını anlamak için Somali’ye bakmak yeterlidir.

       Bunun yanında  ‘su kirlenirse kirlensin, arıtmayı kurarım, suyu temizlerim’ mantığının uzun vadede o kadar da işe yaramadığı, bunun pahalı olduğu gibi insan sağlığı açısından da çok güvenli olmayabileceği ve başka bakımlardan çevreye çok ciddi zararlar vereceği anlaşılmış bulunuyor.

       Arıtılmış suyun ilaçlar, hormonlar, antibiyotikler, kemoterapi ilaçları, doğum kontrol ilaçları ve endokrin sistemini bozan maddeler (östrojenin etkilerini taklit eden ve hayvanlarda ve insanlarda cinsel anormalliklere ve bozukluklara yol açtığı düşünülen kimyasallar) gibi bir dizi toksik maddenin kalıntılarını barındırabileceğini söyleyen uzmanlar vardır. California Eyalet Üniversitesi Kanser ve Gelişme Biyoloji direktörü geri dönüşüm sularını kullanmayı “Rus ruleti” oynamaya benzetiyor7 ve şöyle diyor: “Bilim dünyası, dolaylı su geri dönüşüm işlemlerinden geçerek içme suyuna karışabilecek toksik öğelerin ve kanserojen maddelerin hepsini bilmiyor ve bilmeyecektir.”6 Son zamanlardaki bazı gelişmelerde bu konudaki kuşkuları doğrular niteliktedir.8

     Üstelik şimdiki durumda bu arıtma teknolojileri iyi bir şekilde çalışsalar bile yine çevre için sorun oluşturabilirler. Suudi Arabistan’daki büyük tesislerin havadan çekilmiş fotoğrafları, adeta dev mürekkep balığından boşalmış mor mürekkebe benzer, buradan yelpaze gibi okyanusa açılan büyük bir kirli su tabakasını görmek mümkündür. Dünya çapındaki mevcut deniz suyu arıtma tesisleri günde yirmi milyar litre atık üretiyor. Deniz yaşamına ek bir yük getiren bu atıklar suyun oksijen düzeyini de azalmaktadırlar. 6

     O halde doğal kaynaklarımızın yok olmasını istemiyor, sağlıklı bir çevre ve yaşam istiyorsak yapılması gereken en önemli şey eko-sistemin, su kaynaklarının ve çevrenin korunması ve kirletilmesinin önüne geçmektir.  Bundan da önce yapılması gereken ekolojinin, çevrenin önemini anlamak ve bununla ilgili sorunların giderek önem kazandığını görmektir. Bunun içinde doğru bilgiye ulaşmak önemlidir. Şirketlerin fonlarıyla yapılan bilimsel çalışmaların daha çok şirketlerin çıkarlarını koruduğu ve gerçekleri çarpıttığı bilinen bir gerçektir.9 Bilgi kirliliği de çok defa çıkar çevrelerinin, güçlü şirketlerin ortalığı bulandırmasından kaynaklanmaktadır. Bilimin şirketlerin güdümünden kurtulması artık zorunluluk haline gelmiştir. Bu yüzden ve diğer birçok önemli nedenden dolayı çevre konularında gerektiği biçimde demokratik ve şeffaf olunması,  halkın çevre konularına sahip çıkması, buna bağlı olarak da eşitsizliklerin mümkün olduğunca giderilmesi bir gerekliliktir.

       Sık sık Kütahya ilinin madenler bakımından Türkiye’nin en zengin illerinden biri olduğu söylenir. Fakat Kütahya ili ve Tavşanlı ilçesi onca maden zenginliğine karşı pek gelişemediği gibi bu tesislerin yol açtığı çevre sorunlarının bedellerini ödemekle yükümlüdürler. İnsanların bu tesislerde askeri ücretle ve zor koşullarda çalışması ve bununla birlikte çevrenin tahrip olması nedense pek önemsenmez. Ama bunlar son derece önemli konulardır. Tavşanlı ilçesi çevre sorunları bakımdan çok hassas ve kırılgan durumdadır.  İlçede çevre sorunlarına yol açabilecek bir yığın tesis vardır. Bu yüzden ekolojik ve çevresel sorunların, temiz su kaynaklarının giderek çok önem kazanmasını ve kırılganlığın küresel düzeyde artmasını yani ekolojiye sahip çıkmanın insanlık için hayati unsur olduğunu da hesaba katarsak Tavşanlı için sahip olunan doğal kaynakların, yer altı ve yer üstü sularının, ekolojik ve çevre sorunlarının önemi daha da artmaktadır.

      Çevre konularında Tavşanlı’da halkın denetleme ve hesap sorma gücü yoktur, yasalarda bu konuda halka ne bir yetki ne de güç vermektedir. Bugüne kadar yapılan birçok şey yeterince şeffaf ve demokratik olmamıştır ve bugünde halktan da bunu kabul etmesi yani var olan sorunlara karşı duyarsız ve tepkisiz kalması birileri tarafından beklenmektedir. Ama biz en azından artık bunu yapmayacağız. Çünkü bu tür politikalar geçmişte Tavşanlı’ya çok zarar vermiştir ve hala da vermeye devam etmektedir.

       Dulkadir köyünde yaşananlar apaçık biçimde ortada durmaktadır. Ders almasını ve görmesini bilenler için bu bir tek olay bile yeterince öğreticidir. Biz bu ve daha birçok yaşanan olaylardan dersimizi fazlasıyla aldık.  Atık biz köyümüzün, köylerimizin birilerinin ticari kaygıları yüzünden yok olmasını istemiyoruz, artık biz Tavşanlı’nın birilerinin ticari kaygıları yüzünden ciddi zararlar görmesini istemiyoruz. Artık biz bugün facialar yaşanmadan, insanlar ciddi biçimde hastalanmadan,  ölmeden olayların önüne geçme çabası içindeyiz. Bu yüzden kamuoyu şimdiki tesislerin açtığı sorunları bile denetlemekten, kontrol etmekten aciz iken bu yeni katı atık yakma tesisinin yol açacağı sorunlar görmezden gelinemez. Bu bakımdan Tavşanlı’da yeni ve çok ciddi sorunlara yol açacak bu ‘katı atık yakma tesisinin’ oldubittiyle kurulmasını kabul etmemiz mümkün değildir. Ve Tavşanlı halkından bundan böyle bu sorunlara ve çevresel konulara karşı duyarsız kalması beklenemez. Biz artık bu bölgede insanların maden atıkları, kirlenmiş sular, sanayi atıkları yüzünden kanserden ölmesini, hasta olmasını ve köylerin ve bölgenin yaşanmaz hale gelmesini istemiyoruz. Artık su kaynaklarımızın, toprağımızın ve havamızın kirlenmesini istemiyoruz. O yüzden buradaki tüm sivil toplum kuruluşu ve sendikalardan beklentimiz şirketlerin ve bir takım güç odaklarının ticari çıkarlarından ziyade Tavşanlı halkının yanında olmaları, çevre sorunlarına karşı aktif bir tutum içinde davranmaları  ve  Dulkadir köyü benzeri veya ondan çok daha büyük faciaların bu bölgede tekrar tekrar yaşanmasına izin ve fırsat vermemeleridir.

                                                                                                                                                                                        14/01/2013

                                                                                                                                                                             Tavşanlı Çevre Platformu

                                                                                                                    http://tavsanlicevreplatformu.blogspot.com/


   Kaynaklar

  1. http://thinkprogress.org/climate/2012/06/10/496039/must-read-scientists-uncover-evidence-of-impending-tipping-point-for-earth/

  2. http://www.esd.ornl.gov/benefits_conference/nature_paper.pdf

  3.   http://www.independent.co.uk/news/media/water-crisis-mass-killer-dirty-water-1274013.html

  4.   http://hdr.undp.org/en/media/HDR06-complete.pdf

  5. Fred Pearce, When the Rivers Run Dry: Water--The Defining Crisis of the Twenty-first Century, 2007

  6. Maude Barlow, Blue Covenant: The Global Water Crisis and the Coming Battle for the Right to Water, 2009

  7.  http://au.news.yahoo.com/thewest/a/-/newshome/9534325/water-plan-a-health-gamble/

  8.   Lean, Geoffrey  "Fertility Timebomb Found in Drinking Water”, 14 Ocak 2012

  9.  Jennifer Washburn, University, Inc: The Corporate Corruption of Higher Education, 2005

 

Make a Free Website with Yola.